girişmek

girişmek
işlik
[gi:rişmek]
1) Iki-ýekeden girip başlamak ýuwaş- ýuwaşdan girmek.
∙ Okuwçylar mekdebe girişip başladylar.
2) Bir işe başlamak, bir işi edip başlamak.
∙ Türkmen dramatuglary aýratyn hem soňky ýyllara häzirki zaman temasynda pýesa ýazmaklyga has içgin girişdiler. (Sowet Edebiýaty žurnaly)
∙ Kutuzow harby işleri çuňňur öwrenmäge girişýär. (Mydam Taýýar Gazeti)

Türkmen diliniň düşündirişli sözlügi. 2015.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Смотреть что такое "girişmek" в других словарях:

  • girişmek — e 1) Bir işe, bir şeye başlamak için hazırlık yapmak, ele almak, teşebbüs etmek Erkek arkadaşları ile sosyal nizam üzerinde sonu gelmeyen tartışmalara girişirdi. H. Taner 2) Kalkışmak 3) Birbirina karışmak 4) mec. Dövmeye başlamak 5) mec. Kavgaya …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • girişmek — iş yapmaya çalışmak , kavga etmek için harekete geçmek …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • polemiğe girmek (veya girişmek) — siyasi, bilimsel veya edebî konularda sert tartışmalar yapmak Delegasyonumuz aleyhine çalakalem bir polemiğe girişmiş bulunuyordu. Y. K. Karaosmanoğlu Polemiğe girdiği genç kuşak yazarların soluksuzluğunu yoksulluk yılları ürünü olmalarına… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pazarlığa girişmek — pazarlık yapmaya başlamak ... pazarlığa girişmez, müşterileri ne verirse alırdı. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tekme tokat girişmek — dayak atmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kavgaya girişmek (veya tutuşmak) — kavgaya başlamak Yahu, dedi, ne diyorsun, kavgaya biz de girişiyor muyuz? M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başından büyük işlere girişmek (veya kalkışmak) — gücünün üstünde olan işlere kalkışmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • teşebbüs etmek — girişmek, el atmak Bir vatan vazifesidir, teşebbüs et, dediler. F. R. Atay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • girnaşmak — girişmek, sığışmak, birleşmek, caylaşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalkışmak — e 1) Yetenek, imkân ve gücü aşan bir işe girişmek 2) Girişmek, başlamak, yeltenmek Bunu haber alınca zavallı intihara kalkışmış. A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …   Çağatay Osmanlı Sözlük


Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»